İKÜ Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt 11, Sayı 2, (2012) Makale Koleksiyonu

Permanent URI for this collection

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 7 of 7
  • PublicationRestricted
    Deneme Süreli İş Sözleşmeleri
    (Seçkin Yayıncılık, 2012) GÜMRÜKÇÜOĞLU, YELİZ BOZKURT
    İs sözlesmelerinde deneme süresi kararlastırılması, tarafların birbirlerini tanımalarına ve is iliskisini birlikte sürdürmek isteyip istemediklerini öngörmelerine hizmet etmektedir. İs sözlesmelerinde isçinin gerek mesleki bilgisi, yetkinliği, tecrübesi gibi objektif özellikleri ve gerek sübjektif nitelikleri onun isyerine uyumu, diğer isçilerle ve isverenle iliskileri bakımından önem tasımaktadır. Bu sebeple, is sözlesmesinde deneme süresi kararlastırılması, özellikle isveren açısından önem arz etmektedir. Deneme süresi içerisinde sözlesmeden beklentisinin karsılanmayacağını anlayan taraf, deneme süresi kararlastırılmayan bir is sözlesmesine nazaran daha kolay bir biçimde bu iliskiye son verebilecektir. Deneme süreli is sözlesmesi yapılması bazı durumlarda isçinin de yararına hizmet edebilecek olmakla birlikte, çoğunlukla isveren tarafının çıkarına hizmet etmesi ve isverenlerce kötüye kullanılması olasılığı dikkate alınarak yasal bazı sınırlamalara tabi tutulmustur. İs sözlesmelerinde deneme süresi kararlastırılması farklı biçimlerde ortaya çıkabilecek olmakla birlikte, bu çalısmanın konusu deneme süreli is sözlesmeleri ile sınırlandırılmıstır.
  • PublicationRestricted
    Justifying the European Community as a Technocratic Apparatus?: A Critical Re-Evaluation of the Regulatory Model in a Weberian Light
    (Seçkin Yayıncılık, 2012) AKKARACA, MELİKE KÖSE
    This article discusses changing nature of the Community authority and emerging legitimacy problems in the course of the completion of the single market. It analyses the transformation of the European Community into a more bureaucratic and technocratic authority since the Single European Act, in the light of regulatory model developed by Majone. By adopting a Weberian approach, this work attempts to understand the legitimacy crises of the European Community through critical evaluations of Majone s regulatory model.
  • PublicationRestricted
    Temel Hak ve Özgürlüklerin Kötüye Kullanılması Yasağı
    (Seçkin Yayıncılık, 2012) ÇİFTCİOĞLU, CENGİZ TOPEL
    Temel hak ve özgürlükler kavramı; ulusal ve uluslararası metinlerde çoğu zaman hiçbir ayrım yapılmadan tamamen es anlamda kullanılan kisi hakları, kamusal haklar, insan hakları, temel haklar, kamu özgürlükleri ve vatandaslık hakları gibi terimlerle de açıklanan teorik olarak bütün insanlara tanınması gereken ideal haklar listesini ifade eder. Liberal demokrasilerdeki klasik özgürlük anlayısında temel hak ve özgürlükler tamamen sınırsız (mutlak) bir niteliğe sahiptir. Çağdas demokrasilerde ise, düsünce özgürlüğü dısında sınırsız özgürlük bulunmamaktadır. Gerçekten özgürlüklerin var olabilmesi ve kisi yönünden pratik bir değer tasıyabilmesi için bir takım kayıtlarla çerçevelenmesi yani düzenlenmesi gerekmektedir. Ancak demokratik bir toplumda temel hak ve özgürlükler sınırlandırılırken bu sınırlandırmanın da sınırları vardır. Bu sınırlandırma sınırsız, keyfi ve temel hak ve özgürlükleri bütünüyle yok edici nitelikte olamaz. Temel hak ve özgürlüklerin varlığının ve tanınmasının doğal sonucu onların kullanılmasıdır. Diktatörlükler temel hak ve özgürlükleri anayasa üzerinde tanırlar, ancak bu hakların kullanılmasını çesitli sınırlamalar ve idari tedbirlerle engellerler. Sınırsız, mutlak özgürlük kavramı toplum ve devlet hayatı içinde yer alamaz. Anayasa ya da kanunlarda herhangi bir özgürlüğe yönelik hiçbir sınırlama nedenine yer verilmemis olsa bile, özgürlüğün kendi yapısından kaynaklanan objektif (nesnel) sınırları vardır. Bu çalısmada esas itibariyle; 1982 Anayasasının 14. maddesinde düzenlenen temel hak ve özgürlüklerin kötüye kullanılması yasağı incelenmistir. Ancak konunun sistematiği bakımından temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması, buna iliskin ilkeler, temel hak ve özgürlüklerin durdurulması ve temel hak ve özgürlüklerin korunması konuları da ana hatlarıyla ele alınmıstır.
  • Publication
    Genel İşlem Şartları ve Denetlenmesi
    (Seçkin Yayıncılık, 2012-07) Bağrıaçık, Safiye Nur; 258070
    Modern ekonomik yaşamın ve teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte günümüzde finans kurumları, sigorta şirketleri gibi kurumlar başta olmak üzere müşterilerine bireysel sözleşmelerden önce bugün standart (tip) sözleşmeler olarak adlandırılan genel işlem şartları, diğer bir ifade ile de genel koşulları içeren sözleşmeler imzalatmaktadırlar. Bu durum da genel işlem şartları kavramını günlük hayatta çok karşılaşılan ve önemli bir konu haline getirmiştir. Genel işlem ile ilgili olarak Türk hukukunda uzunca bir süre bir hukuki düzenleme eksikliği varolmuştur. 2003 yılında Türk Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve ardından Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız Şartlar Hakkında Yönetmelik ile yapılan düzenlemeyle eksiklik giderilmeye çalışılmıştır. Nihayet 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunumuz ile genel işlem koşulları kavramı açık bir hukuki düzenlemeye kavuşturulmuş oldu. Çalışmada genel işlem koşulları hakkında genel bir bakış sergilendikten sonar genel işlem koşullarının denetlenmesine yer verilecek ve son bölümde içerik denetimi aktarılarak çalışma sonlandırılacaktır.
  • Publication
    Yeni Türk Borçlar Kanunu’nda Haksız Fiil Zamanaşımı
    (Seçkin Yayıncılık, 2012-01) Tütüncü, Muharrem; 254839
    Haksız fiil zamanaşımı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72’nci maddesinde düzenlenmiştir. 818 sayılı Borçlar Kanunu döneminde özellikle depremler gibi zararın sonrasından ortaya çıktığı haksız fiillerde Yargıtay’ın mutlak zamanaşımı süresinin başlangıcını deprem tarihi olarak kabul etmesi üzerine başlayan tartışma, mutlak zamanaşımı süresinin on yıl olarak yasalaşmasıyla tamamlanmıştır.Normal zamanaşımı süresi ise Kıt’a Avrupa Hukukun’daki genel eğilim doğrultusunda bir yıldan iki yıla çıkarılmıştır.
  • Publication
    Türk Borçlar Kanunu’na göre İlan Yoluyla Ödül Sözü Verme
    (Seçkin Yayıncılık, 2012-07) Akbıyık, Cem; 113789
    İlan yoluyla ödül sözü verme 6098 sayılı yeni Türk Borçlar Kanununun 9.maddesinde hüküm altına alınmıştır. Bu çok özel borç kaynağı 818 sayılı eski Borçlar Kanununun 8. maddesinde de az çok aynı biçimde yer almaktaydı. Bu maddeye göre bir sonucun gerçekleşmesi karşılığında ödül vereceğini ilan yoluyla duyuran kimse sözünü yerine getirmekle yükümlüdür. Ancak madde yeniden düzenlenirken başlığında ve içeriğinde ödüllü yarışma vaadinde bulunan kimseden söz edilmemiş olması önemli bir eksikliktir. Hükmün devamında ödül sözü veren sonucun gerçekleşmesinden önce sözünden cayarsa dürüstlük kurallarına uygun olarak yapılan giderleri ödemekle yükümlü kılınmış. ayrıca bir ya da birden çok kişiye ödenecek giderlerin toplamının ödülün değerlerini aşamayacağını eski metne göre daha açık olarak vurgulanmıştır. Bunu yanı sıra eski maddeden farklı olarak vaatte bulunanın edimin gerçekleşmesini engellemesi durumunda yine aynı şartlarda giderim borcu altında olduğu da belirtilmiştir. Böyle olmakla birlikte maddede edinim birden çok kişi tarafından gerçekleştirildiği takdirde ödülün kime verilceği ile ilgili bir düzenlemede de bulunulması doğru olurdu.
  • Publication
    Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “Ayrımcılık Yasağını” Düzenleyen 14.maddesinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararlarıyla Birlikte İncelenmesi
    (Seçkin Yayıncılık, 2012-01) Yıldız, Ceren; 273246
    Ayrımcılık yasağı, AİHS ile tanınan hak ve özgürlüklerden yararlanma bakımından özellikle cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasi veya diğer kanaatler, milli veya sosyal menşe, milli bir azınlığa mensupluk, servet, doğum veya herhangi diğer bir durum nedeniyle hiçbir ayırıma tabi tutulmamayı ifade etmektedir.AİHS 14.madde hükmünün ihlali iddiasıyla Strasbourg denetim organı önüne getirilen somut olaydan hareketle yapılacak incelemede, organlar önce ortada Sözleşme’ye dahil bir hakkın ve benzer durumun var olup olmadığını araştırmakta, daha sonra benzer durumdaki bireyler arasında, hak ve özgürlüklerden yararlanma bakımından fark gözetilip gözetilmediğini saptamakta, nihayet saptanan muamele farkının, devletin sahip bulunduğu takdir marjı da göz önünde tutularak objektif ve makulnedene dayanıp dayanmadığı ve amaç –araç orantısı sorgulayarak sonuca varmaktadır.